![]() |
zihin |
Senin köklerin bedenindedir ve bedenin varoluştan ayrı bir şey değildir. Onun bir parçasıdır. Bedenin tüm evrendir. Sınırlı, sonlu bir şey değildir. Sen gözlemlememiş olabilirsin, ama bedeninin gerçekte nerede sona erdiğini gözlemlemeye çalış. Sence bedenin derinin sona erdi yerde mi bitiyor? Çok uzaktaki güneş sönse, o anda sen de burada ölürsün. Güneşin ışınları gelmeyi bıraksa, burada artık sen var olmazsın. Bedenin çok uzaklardaki güneş olmadan var olamaz. Güneş ve sen bir şekilde derinlemesine ilişkilidir. Güneşin bedenine dahil olması gerekir. Aksi halde var olamazsın. Sen onun ışınlarının bir parçasısın. Sabahleyin çiçeklerin açıldığını görürsün. Onların açılması aslında güneşin yükselmesidir. Gece olunca çiçekler kapanır. Onların kapanması güneşin kapanmasıdır. Onlar yalnızca yayınlan ışınlardır. Sen burada varsın çünkü orada, çok çok uzaklarda, Güneş vardır. Derin aslında senin derin değildir. Derin yayılır yayılır güneş bile derine dahil olur. Nefes alıyorsun çünkü hava vardır, atmosfer vardır. Her an atmosferin içine çeker, dışarı verirsin tek bir an için hava olmasan ölürsün, nefesin yaşamdır. Nefesin yaşamınsa, o zaman tüm atmosfer senin parçandır. Onsuz var olamaz. O zaman bedenin aslında nerede sona eriyor, sınır neresi? Sınırı yok! Gözlemlersen derinlere gidersen, bir sınır olmadığını görürsün. Yada senin bedeninin sınırı evrenin sınırlıdır. Tüm evren sana karışmıştır, bu yüzden bedenin yalnızca senin bedenin değildir, evrenindir ve senin temelin orası. Zihninde beden olmadan var olamaz. O bedenin bir parçasıdır, sürecidir.
Bölünme yıkıcıdır ve bölünme olduğu zaman zihinle özdeşleşirsin. Düşünürsün ve düşünce olmadan bölünme olmaz. Sen düşünürsün ve düşüncelerinle özdeşleşirsin. O zaman bedene sahipmişsin gibi gelir. Bu, gerçeğin tam tersidir. Sen bedene sahip değilsin. Beden de sana sahip değil. Onlar iki ayrı şey değil. Varoluşun bir bütündür. Zıt kutupların derin bir ahengidir. Ama zit kutuplar bölünmüş değildir. Birbirine bağlıdır. Ancak o zaman zıt kutuplar olabilirler. Ve zıtlık iyidir. Meydan okuma sağlar. Direnç sağlar, enerji yaratır. Diyalektiktir.
![]() |
zihin |
Bölünme yıkıcıdır ve bölünme olduğu zaman zihinle özdeşleşirsin. Düşünürsün ve düşünce olmadan bölünme olmaz. Sen düşünürsün ve düşüncelerinle özdeşleşirsin. O zaman bedene sahipmişsin gibi gelir. Bu, gerçeğin tam tersidir. Sen bedene sahip değilsin. Beden de sana sahip değil. Onlar iki ayrı şey değil. Varoluşun bir bütündür. Zıt kutupların derin bir ahengidir. Ama zit kutuplar bölünmüş değildir. Birbirine bağlıdır. Ancak o zaman zıt kutuplar olabilirler. Ve zıtlık iyidir. Meydan okuma sağlar. Direnç sağlar, enerji yaratır. Diyalektiktir.
Gerçekten bir olsan, içinde zıt kutuplar olmasa, Donuk ve Ölü olurdun. Bu iki zıt kutup, beden ve zihin, sana yaşam veriyor. Onlar birbirine zıt ve aynı zamanda birbirini tamamlıyor. Ve temel olarak, nihai olarak biler. İkisinde de bir enerji akıyor. Ama bir kez düşünce süreci ile özdeşleşince, baş merkezde olduğumuzu düşünürüz. Bacakların kesilse, sen kesilmişsin gibi hissetmezsin. "bacaklarım kesildi" dersin. Ama başın kesilse, sen kesilmiş olursun. Öldürülmüş olursun.
Nerede olduğunu hissetmek için gözlerini kapatsan, hemen başında olduğunu hissedersin. Orada değilsin. Çünkü annenin rahminde, ilk anda yaşama girdiğin zaman, eril ve dişil atomlar birleştiği zaman, Baş yoktu. Ama yaşam başlamıştı. Sen oradaydın ve baş yoktu.iki canlı hücrenin ilk karşılaşması ile yaratıldın. Baş daha sonra geldi, ama benliğin oradaydı. O benlik nerede? Başında değil. Aslında, hiç bir yerde değil… Yada bedeninin her yerinde. Hiçbir yerde değil; nerede olduğunu Gösteremezsin. Ve onu gösterdiğin an asıl noktayı kaçırırsın. O her yerde. Yaşamın her yerde, her yerine yayılmış. Ve senin heryerine de değil, takip edersen evrenin sınırlarına dek gitmen gerekir. O her yerde. "Ben zihinim" özdeşleşmesi ile her şey sahteleşir. Sen gerçekliğini kaybedersin çünkü bu kimlik sahtedir. Bunu kırılması gerekir. Peki insanlık, insanlar neden zihinle sahte gerçekdışı olurlar? Çünkü zihin ikincil olgudur. Gerekli, faydalı, ama ikinci bir süreç; gerçek liklerden değil sözlerden oluşan bir süreç. Aşk sözcüğü aşk değildir. Öpüşmek sözcüğü öpüşmek değildir. Tanrı sözcüğü tanrı değildir. Ama zihin sözlerden, sözel süreçlerden oluşur ve o zaman aşkın kendisi aşk sözcüğünden daha az önemli hale gelir. Zihin için sözcük daha önemlidir. Tanrı tanrı sözcüğünden daha az önemli hale gelir. Zihin için öyledir. Sözcükler daha anlamlı, daha önemli olur birincil olurlar ve biz sözcüklerin içinde yaşamaya başlarız. Ve ne kadar çok sözcüklerin içinde yaşarsan, o kadar sığlaşırsın ve sözcükler olmayan gerçekliği ıskalarsın. Gerçeklik varoluştur.
Zihin de yaşamak, aynada yaşamak gibidir. Geceleyin, biri göle gidersen Ve göl sessizse, dalga yoksa, Bir ayna halini alır. Göldeki aya bakabilirsin, ama ay sahtedir. Yalnızca bir yansımadır. Yansıma gerçekten gelir, ama yansıma gerçek değildir. Zihin yalnızca bir yansıtma olgusudur. Gerçeklik ondan yansır. Ama yansımalar gerçek değildir. Ve eğer sen yansımaları takılır kalırsan, gerçeklik tamamen Iskalanır. İşte bu yüzden, zihinde, zihin yansımalarında , Her şey sallanır. Hafif bir dalga hafif bir rüzgar zihnini altüst eder. Gerçeklik bozulmaz, Ama zihin herhangi bir şeyle altüst olur. Zihin bir yansıtma olgusudur ve biz zihinde yaşarız.